HAFTALIK PROGRAM 3

PEYGAMBERİMİZİN HAYATI:
Çocuklar İçin Sevgili Peygamberimizin Hayatı-Yusuf Karagöl-Muştu Yayınları
kitabından;
En Güzel rehberler: peygamberler,
Alınlarda Parlayan Nur,
Abdullah'ın vefatı,
Fil Olayı,
Kutlu Doğum konuları okunabilir.
Çocuklar kitabı okuyup gelmişlerse bu konularla ilgili bilgi yarışması yapılabilir.
Sonraki hafta için Mekke'ye Dönüş konusuna kadar hedef verilebilir.

https://www.youtube.com/watch?v=ND94tUz03iU



HAFTANIN KONUSU:

ALLAH’A İMAN

(Bu konu anlatılırken zati ve subuti sıfatlar kısmı 9-10 yaş üzeri çocuklarda kullanılabilir. Daha küçük yaş gruplarında Rabbimizi anlatan bir şiir okunarak çocuklarla şiirden anladıkları hakkında sohbet etmeleri istenebilir veya şiirin onlarda uyandırdığı duyguları resme dökmeleri istenebilir.)

BİZİ YARATAN
Bir iğne ustasız, bir resim ressamsız, bir masa da ustasız olmaz. Fırtına çıktı, ağaçlar devrildi. Bir balta gökten ağaçların üstüne düştü ve masa oluştu desek kimse inanmaz. Masayı gören herkes bunu marangozun yaptığını bilir.
Basit bir masa bile kendi kendine var olamazken bu koskoca kainat nasıl var olabilir? Yıldızları, gezegenleri birbirine çarpmadan yüzdüren kimdir? Güneşi bize ışık ve ısı kaynağı yapan kimdir? Yağmuru yağdıran, bitkileri büyüten kimdir? Dağları, ovaları, ırmakları yeryüzüne döşeyen kimdir? Gözümüzü, kulağımızı, ellerimizi, ayaklarımızı bize bağışlayan kimdir? Elbette her şeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah’tır.
Bizi yaratan Rabbimizi daha iyi tanımak için O’nun sıfatları nelermiş öğrenelim.
A.      Zati Sıfatlar:
Rabbimizin zatına mahsus olan, insanlarda benzeri bulunmayan sıfatlardır.
1.       Vücud: “Var olmak” demektir. Allah vardır ve yokluğu asla düşünülemez.
2.       Kıdem: “başlangıcı olmamak, ezeli olmak”tır. Allah’ın var olmadığı bir zaman düşünülemez.
3.       Beka: “Varlığının sonu olmamak, ebedi olmak” demektir. Her şey yok olur fakat Allah için böyle bir durum söz konusu değildir.
4.       Muhalefetün lil Havadis: “Sonradan olan hiçbir şeye benzememek” demektir. Allah yarattıklarının hiç birine benzemez.
5.       Vahdaniyet: “Allah’ın tek olması, eşi ve benzerinin olmaması” demektir. Allah’tan başka hiçbir yaratıcı yoktur. Her şeyi sadece Allah yaratmıştır.
6.       Kıyam bi Nefsihi: “Varlığı kendinden olmak” demektir. Allah var olmak için hiçbir şeye muhtaç değildir.
B.      SUBUTİ SIFATLAR
Rabbimizin insanlara da nasip ettiği sıfatlardır. Fakat insanlarda bu sıfatlar sınırlıdır. BU sıfatlar tam bir şekilde ancak Allah’ta bulunur.

1.       Hayat: “Diri ve Canlı olmaktır.” Yüce Allah diridir, bütün varlıklara can veren O’dur.
2.       İlim: “Bilmek” demektir. Yüce Rabbimiz her şeyi bilir. Geçmişi, geleceği, gizliyi açığı, içimizden geçenleri, açıktan söylediklerimizi; kısacası her şeyi… Hiçbir şey ondan gizli kalamaz.
3.       Semi’: “İşitmek” demektir. İster yüksek sesle ister fısıltıyla konuşalım Yüce Rabbimiz her şeyi işitir. Bir karıncanın ayak seslerini de bir aslanın kükremesini de aynı şekilde duyar.
4.       Basar: “Görmek” demektir. İster karanlık, ister aydınlık olsun Rabbimiz her şeyi görürü.
5.       İrade: “Dilemek” demektir. Allah neyi dilerse o anında olur. Dilemediği şeyler ise asla gerçekleşmez.
6.       Kudret: “Gücü yetmek” anlamındadır. Yüce Allah’ın her şeye gücü yeter. O’nun güç yetiremeyeceği hiçbir şey yoktur.
7.       Kelam: “Konuşmak” demektir. Yüce Allah bu sıfatı ile peygamberlere kutsal kitapları indirmiştir. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim Allah kelamıdır.
8.       Tekvin: “Yaratmak” demektir. Tek yaratıcı Allah’tır. O’ndan başka hiç kimse bir şeyi yaratmaz.

Bilal Yorulmaz

ALLAH
Yeri göğü yaratan,
Ağaçları donatan,
Çiçekleri açtıran,
Bir Allah'tır bir Allah.

Ben Allah'ı severim,
Her emrini dinlerim.

Doyuran her hayvanı,
Yaşatan her insanı,
Koruyan şu vatanı,
Bir Allah'tır, Bir Allah.

Ben Allah'ı severim,
Her emrini dinlerim,

Allah her yerde hazır,
Ne yaparsam o görür.
Ne söylersem işitir.
Vardır, birdir, büyüktür.

Ben Allah'ı severim,
Her emrini dinlerim.

Sabri Cemil Yalkut

İLMİHAL-İBADETLERİMİZ

NAMAZ
Allah'ım! Ben sana inanıyorum, Seni seviyorum, onun için de namaz kılıyorum...
Kainatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır. Çünkü namaz kılan insan bununla Allah'a olan inancını bizzat ispat etmiş olur. Allah'ım ben sana inanıyorum, seni seviyorum, onun için de namazımı kılıyorum. Nasıl namaz kılmam ki! Beni bütün yarattıkların içinde en değerli kılan Sensin. Beni bir taş, bitki ya da hayvan olarak yaratabilirdin. Yapmadın. Beni seçtin ve insan olarak yarattın. İnsanlar içinde de müslüman bir anne babadan dünyaya getirdin. Ben sana kulluk etmeden bu nimetlerine şükretmeden nasıl yaşayabilirim?

ÖNCE ABDEST
Allah günde beş defa namaz kılmamızı istemiştir. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde namaz kılarız. Namaza temiz başlamak için önce abdest alırız. nasıl mı?
Burada abdest almak çocuklara önce uygulamalı olarak gösterilmeli, hareketler bir oyun havasında çocuklarla beraber tekrar edilmeli. Sonra çocukların abdest almasına izin vermeli.)

 




ÖRNEK HAYATLAR
OSMAN GAZİ
Osmanlı hükümdarlarının ilki Osman Gazi… Yirmi yedi sene yaptığı üstün hizmetle Kayı boyunu, Osmanlı Devleti’ne dönüştüren yetenekli bir devlet adamıdır. Ordusunun en ön safında çarpışmaktan çekinmeyen bir komutandır. Halkı ile aynı sofraya oturacak ve onlara yemek taşıyacak kadar mütevazıdır. Bütün ömrünü bir kıl çadırda geçirecek kadar alçak gönüllüdür.
Yıllar gelip geçer, Osman Gazi de her canlı gibi Hakk’ın rahmetine kavuşur. Cenazesi, kendi atının çektiği bir arabaya yatırılıp Bursa’ya götürülür. Vasiyet ettiği tepeye gömülür. Osman Gazi, bir tohum gibi girer Bursa toprağına, Osman Gazi Bursa’ya kavuşur, Bursa Osman Gazi’ye…
Gazi’nin ardından Yasin’ler okunur. Hatimler indirilir. Dualar edilir. Günler sonra da oğullarına taksim etmek için mirası çıkarılır. Orhan Bey, Alaaddin Bey ve Pazarlu Bey miras paylaşımı esnasında gördükleri karşısında gözyaşlarını tutamazlar. Babalarının mirası: Sarığı için birkaç metrelik bez, atı için zırh takımı, bir heybe, bir elbise, bir tuzluk, bir kaşıklık, bir çift çizme, iri taneli bir tesbih, sade bir kılıç, bir kalkan, bir mızrak, birkaç at, misafirlerine ikram için beslediği birkaç koyundur. Herkes miras karşısında ağlamaya başlar. Mirasında ne bir altın vardır ne de para…
Oğullarına her hangi bir saray, bir köşk bırakmamıştır. Oysaki kendi devrinde hükümdarlar bir yana Bizans valilerinin bile devasa şatoları vardır. Avrupa’nın hükümdarları ise binlerce odalı saraylarda yaşamayı marifet sayarlar. O, saraylarda, kuş tüyü yataklarda kabuslar görmektense kıl çadırda, kuru minder üstünde muhteşem geleceğin neşeli rüyalarını görmektedir.
At sırtında kaleyi, kasabayı, şehri fetheden, devlet hazinesinde pek çok saray yapmaya yetecek kadar altın bulunan hükümdar, kıl çadırda son nefesini vermiştir.
Oğulları babalarının kendilerine bıraktığı asıl mirasın, cihanı titretecek bir devletin sancağı, şerefi, sadeliği ve dindarlığı olduğunu çok iyi bilmektedir. Bunun maddi değeri biçilemez ve olamaz.

Bugün onun soyundan gelenler ondan yedi asır sonra bile gittikleri yerlere insanlığı, hoşgörüyü ve ruhlarındaki güzellikleri götürmeye devam ediyor, bu bize Osman Gazi’nin mirası diyerek…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder